Salı, Mart 2

oda rasyonel olmayan bir elektrik tesisatı ile aydınlanıyordu


oda rasyonel olmayan bir elektrik tesisatı ile aydınlanıyordu.
ceviz bir masanın üzerinde, bir galibiyet kutlaması gibi parlayan plaketler vardı. loştu. ışık, plaketlerin üzerinden kavisli ve yuvarlak hamlelerle gözümü alıyordu. korktum. ben bazen çok korkarım. rasyonel olmayan elektrik tesisatlarından, birden önüme çıkan köpeklerden ve incitmemem gereken karıncalardan çok korkarım.
loşlukta adım attım, durdum. duvarları yokladım. rasyonel olmayan bu odanın ne elektrik düğmesi, ne topraklı prizi ne de voltaj ayarı vardı. üşüdüm. ben bazen üzerimdeki elbiseleri çıkarıp kara yatarım. bazen de zatürre olurum ve ölürüm.
oda karardı. düğmeyi ben kapatmadım. düğmeyi bulamadım. düğme yoktu. duvarları yokladım, düğmeyi bulamadım. oda rasyonel olmayan bir elektrik tesisatı ile kararıyordu. düşündüm. karanlıktan hoşlanmaya çalıştım. karanlığı aslında çok sevmeye çalıştım. aslında en sevdiğim şey karanlıkta durmakmış zannetmek istedim. inanamadım. korktum. ben bazen göremediğim ellerimden, açılan göz bebeklerimden, nefes alış verişimden çok korkarım. gözlerimi kapattım. beklemeye karar verdim. rasyonel olmayan elektrik tesisatının rasyonel olmayan şekilde aydınlanmasını bekledim. göz bebeklerim küçülmeye başladı. birbirine dönmüş korkak ayaklarımı gördüm. oda rasyonel olmayan bir şekilde aydınlanmaya başladı. mutlu oldum. ben bazen kanatlanır uçarım. bazen de düşer kırılırım. plaketlerin üzerindeki parıltılar yeniden gözümü aldı. ceviz masanın arkasında hasırdan el örmesi bir halı vardı. halıya doğru yürüdüm. halıda yürüdüm. ayağıma oyuncaklar battı. canım yandı. el örmesi hasır halının üzerinde yamalar vardı. oda iyice aydınlandı. oda çok aydınlandı. beyaz oldu. kaz ayaklarım kırıştı, gözlerim kısıldı. oda ısındı ve ışıdı. duvarları yokladım. elektrik düğmesi yoktu. oda rasyonel olmayan bir elektrik tesisatı ile çok aydınlanıyordu. rasyonel bir lamba, aşırı ısıdan patladı. parçaları elime ve ayağıma batmadı. parçaları elime ve ayağıma batsın istedim. parçaları elime ve ayağıma batınca çok acı çekeceğimi düşündüm, ağladım. karanlıktı. duvarları yokladım. kapıyı bulamadım. dışarı çıktım.