Pazartesi, Haziran 21

resim

Mesela balkonda otururken. Balkonda oturup evlerin çatısına bakarken. Çok mutlu olmak istiyorum. Çünkü rüzgar esiyor ürpertmeden, ayaklarımı uzatmışım balkonun korkuluğuna, kahvem sigaram tamam, karanlık gökyüzü, yıldızlar parlıyor, evler ışıklarını açıp kapatıyor, bazen havayifişekler patlıyor herhangi bir düğün meydanında. Uzaktan bakıyorum resme. Uzaktan bakınca mesela, çok mutlu oluyorum. Olmalıyım mı? diyorum. Kuşku duymuyorum. Uzaktan bakınca çok mutlu oluyorum. Başkaları adına gibi. Sanki başkaları bu resme çok mutlu olur gibi. Sanki beni seven bir sevdiğim beni arasa o dakika, resmimi anlatırım gibi. Oh çekerim gibi. Resme mutlu olmayı bana hatırlatması için, kuşku duymamam için, gıpta edilmek için, ne için.

Ama yakından çok mutlu olmuyorum. Yakından gemiciye ve mülteciye kızıyorum sanki. Ya da hiçbirşey oluyor. Bitişik ve pisişik bir hiçbirşey oluyor. Resmi düşünüyorum ki o kadar, resmin içinde olamıyorum mudur? Ya da dediği gibi mi nasır tutmuş diz kapaklarıyla mültecinin ‘yalnızca’ girilmiyor mu resme? Yalnızca uzaktan bakınca mı çok mutlu resim, ve neden ki? Ve neden ki ben resimde yokum mu sanki? Ve neden ki bir ben bana kevaşe olamıyorum.