Pazartesi, Mayıs 3

yalan diyorsun ya

bir yalan de ellerime gemici. bir yalan de ki inandığım olsun, gideyim. öldüğüm olsun gemici, yalan de.
güvertede bacaklarını ayırıp beyaz tenli mültecinin, iki seksen hani yere yatırıp gözlerini görmediydin ne diyordu? yol ettiydin ya hani mültecinin ve benim yalanımı azra saflığımızı yalarken. rüya mı gördüm yoksa? düşüme mi düştü yoksa kirlerin? mübalağa mı ettiğimiz? benim ve mültecinin? ki kızgınım hala mülteciye güverteyi erekte ettiği için, dediydim.
azra saflığımızı ucu yanık mektuplarla yakmadın mı?
güvercinin ayağına himenle bağlamadın mı postanı?
bastın. bastın da geçtin ya, rüyaysa rüya gemici. güverteye çıkan tuzlu sular da şahittir ya, yalan olsun. safiyet mi yaptığımız? mültecinin ve benim. ah keşke gemici.
noktalarımı benim elime vermedin mi? kelimelerimi. kopardın ağzımın yongasından tek tek - ki koptu- aldın. kelimelerim ki ben onları cehaletimle bağlıyordum cümleme. şimdi cümlelerine fevahiş, mülteciye lal oldum.
susuyoruz güvertede. mülteci ve ben. siyah mintandan elbisemiz, susuyoruz. kızgın olsam da seviyorum mülteciyi. çünkü o ben(im)dir ben de o. biri bir yalan verene kadar ellerimize güvertede gemiciye kevaşeyiz.