Cuma, Mart 5

mahkemeler kuruldu


ve tanrı, adını amerikan film repliklerine özentisinden anan, tek ibadeti allah allah şaşırmaları olan kulunu yeniden sınamaya karar vermişti.
karar vermek başarmanın yarısıydı.
kalan yarısındaki sırrı tek bilen tanrıydı.
başarmıştı.
yaşama sevincim beyin kıvrımlarıma nüfus etmişti.
ceviz içinde sevinçle yürüyordum, iliklerim motor sesiyle sınanıyordu.
mahkemeler kuruldu.
yasama ve yürütme yetkisi yargıya verilmişti.
avukat tutmadım, mahkeme bana bir avukat atamıştı.
tanıdıktı.
kapıda adım okundu, adım okundu, adım okundu.
hep birlikte ahşapların üzerine yerleştik.
önümde ahşap parmaklıklar vardı, demir veya tel değildi.
Bana sorulan sualler hakkında hakikate uygun cevap vereceğime ve hiçbir şeyi saklamayacağıma namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ediyorum dedim.
halı dedim. halıyı ben kaldırmadım.
itiraz ettim.
halıyı ben kaldırmıştım.
iftira ettim.
halıyı ben kaldırmıştım.
asliye ceza mahkemesi hakimi kararı açıklayacaktı, ayağa kalktık.
sonra dedi, sonra karar veririz.